“Sevgililer Günü” başlığı altında, bize dayatılmış zırvalığın adı… Bilmem kaç kırat “tektaş’la” sevginin yüceliğini eşsizleştirme çabası… Ne ironi ama…
Ask’tan söz etmek istiyorum. Metaya dönmüş. Tüketime odaklı toplumda, adı “tektaş” olan “aşk…”
“Aşk’ı” nasıl tanımlar sınız.? Teknik mi, bilimsel mi, ya da kendi deneyimlerinizden mi faydalanırsınız…??
Herkesin kendine göre bir tarifi vardır.
Soyut bir kavram olan aşk. İnsanın kimyasını değiştiren, mistik boyutta karşımıza çıkar.
“Aşk’ı,” “aşk” yapan unsurların başında genelde tek taraflı olması, ulaşılmaz olması… Şarkıda da öyle demiyor mu ? “En güzel “aşk” zor olandır.!”
“Aşı’k” insan kalbiyle beyni arasında çelişki yaşar. Doğrusu vücut, beyni tanımaz. Kalptir onun rotasını belirleyen, yön veren. “aşk'” mantıkla ters orantılıdır. Çünkü “aşk’ın” mantığı yoktur.
“Aşk” aşırı duygu patlamalarından, kalbin ritmini bozar. Onlar bu alemde değil , başka alemde yaşar. Burda bahsettiğim “aşk,” “tektaş” aşk’ı değil, gerçek olan ve spiritüel boyuta geçen… Shpohaurun’a göre “aşk’ın” metafiziğini yaşarlar.
Birde “aşk’a,” “aşık” olmak var. Hiç duyunuz mu? Bu tiplerde başkasının “aşkı’yla” beslenir ondan ilham alır.
İkikişiden biri, sohbet arasında birdiğerine “aşk olsun” diyorsa, acaba ne demek istiyor; bir şey mi ima etmeye çalışıyor. Aşk “olsun derken” bu tümcede, aklları göçeden aşk’zedelere bi’ alay mı var…? Yazarken aklıma takıldı.
Havva’yla, Adem’dem beri herşey yasak elmayla başlamadı’mı.. Leyla’nın, Mecnu’nu “aşk’tan deliye dönüp çöllere düşmedi mi? Bir kalp ağrısıdır aşk
Sevgiyle kalın